Bir bağlantı var, ama burada yapılacak basit şey... karmaşıklığı gözden kaçırmak. | There is a connection, but the easy thing to do here... is overlook the complexity. |
Böyle küçük bir lekeyi gözden kaçırmak kolay ama o kanı kendisi sıçrattı ve kendisi sildi. | A small stain like that is easy to overlook, but he sprayed the blood on, and he wiped it himself. |
Kat, seninle ağırdan gitmemin sebebi hiçbir şeyi gözden kaçırmak istememem. Ve dürüst olmak gerekirse geçmişimde arzularımın işlerimin önüne geçtiği zamanlar olmuştu ve bunun olmasını istemiyorum. | Kat, the reason I'm taking it relatively slow with you is because I don't want to overlook anything, and there have been times in my past when, frankly, my passions have overtaken my practice, |
Pembe Dodge'unun içindeki Andrea Faust'u gözden kaçırmak çok zor. | It is difficult to Andrea Faust and her hot, Dodge rose about to overlook. |
Sadece, hiçbir şeyi gözden kaçırmak istemiyorum. | It's just, I don't want to overlook anything. |
Belki de bir şeyleri gözden kaçırdım. | Maybe I've overlooked something. |
Bir şeyleri gözden kaçırdım. | I overlooked something. |
Ciddi bir hata yaptım önemli bir şeyi gözden kaçırdım tehlikeli bir şeyi. | I have made a grave error, I overlooked something important, something dangerous. |